16 Kasım 2008 Pazar

yann tiersen denince akan suların değişimi hakkında

yann tiersen'i bilen "bi çok insan" gibi tabiki bende amelie'den duydum adını. öyle farklı bi hikayesi yok yani. filmi izledikten sonra bütün albümlerini indirmek gibi akıllıca bişey yaptım. (internet sınırsız olunca insan azıyla yetinmiyor -buna da değinirim bi ara sanırım-) ilk goodbye lenin albümü indi, (o zamanlar torrent nedir bilmeyen bu insan rapid belasıyla uğraşıyodu)

sonra diğer albümler indi yavaş yavaş... zip'lenmiş dosyalardan "klasöre çıkart" tuşuna basıldı, klasörler Yann Tiersen klasöründe toplandı ve şarkılar çalmaya başladı.
herkes sever yann tiersen'i
benim hayatımdaki yeri filan ayrı değil, benim dışımda bir çok insan piyano tuşlarına basışını gözleri kapalı hayal etmiştir, etmiş olabilir. burası umrumda olmayan bölümü.
umrumda olan kısmı bana ne düşündürdüğü şarkılarının (bu blog bunun için var sonuçta)

mesela Comptine d'été n°2 parçası:
şuanda dinlediğim parça mesela bu.
betondan sokaklar, apartman duvarları, kapalı perdeler, saatin 5 olmasına rağmen havanın buluttan kararması, ayak parmaklarının ayakla birleştiği yerin soğuktan yanması, kızarık ve akan burun, kurumuş dudaklar, elektrikli sobanın uzun süre boyunca durulduğunda kelimenin tam anlamıyla yakan sıcağına hasret eller, hastane koridorları, flörosan ışığı, ilaç kokusu, kıllı kulaklı büzüşmüş dedeler, otobüs durmadığı sürece ilerliyemiyen neneler, apartman boşluğu, 5inci kata çıkan merdiven, çatının kapısı, tekrar açık hava, sakinlik hissi, soğuğa alışmış vücudun tepkisizliği, bacakları titreten yükseklik, araba kornaları, dükkan kepenklerinin beyin tırmalıyan sesi...

bu sadece bi parçasının bana hissetirdikleri.. mesela La Page şarkısı çok daha farklı:
şuanda dinlediğim parça mesela gene (burası farklı bişey değil)
koyu kahverengi ahşaptan yapılmış bi piyanonun siyah beyaz tuşları (beyazlar daha göze batıyor -fazla olduğundan olsa gerek), bebeğini sakinleştirmeye çalışan bi annenin çaresiz , ardından sinirlenen bakışları, eylül ekim aylarındaki hava durumu raporları, haber sunucularının beklenen mimikleri yapmasını izlemek, kedinin gece uyurken karnına yatıp gırlaması, çocukluğum, kafamın okşanması, yavruağzı, toprak, yağmurdan sonraki koku, çıplak pürüssüz bi ten, kulak memesi, sabah soğuğu, radyo cızırtısı, süt, kahveli süt, nesquik'in toz halinin kaşıkla yerken ağıza yapışma durumu, klima değil kömür sobası sıcağı, elektrikli süpürge çalışırken avcunu ucuna yapıştırdıkan sonra elde kalan büyük yuvarlak iz, kedinin elektrik süpürgesinin borusuna tıslayıp pençe atması ürkek bi şekilde, uçamayan-konuşamıyan isimsiz muhabbet kuşu, kuru yaprak parçasını ufalamak, banyodaki uzun bacaklı titrek örümcek, sigaranın ikinci nefesi (lakin ilkinde yakarken çok çekemiosun-ondan aynı zevk değil), elektrikli battaniyenin terleten sıcağı, yastığın soğuk ters tarafı, gözlerin kapanması, rüyayla karışık hayaller, tamamiyle rüya görmek...

bu kadarı yann tiersen'i açıklar benim açımdan nedemek olduğunu. gerçi bide Le Quartier ve Monochrome parçaları var ama uykum geldi ondan yazmak zor geliyo. onlarda kısaca mutlu ediyor beni.



0 yorumbik: