16 Kasım 2008 Pazar

yeni kayıt namına

insanın bi otobiyografisinin olması için öncelikle bi vesikalığa, sonra ömür törpüsü bi hayata, emekli olacağı bi işe yada kariyere (ikisininde aynı şey olma gibi durum söz konusu gerçi), aldatılan yada aldatılmayan bi eşe ve buna benzer bilumum şeyi olması gerekiyor. ki bence otobiyografide saçmalıktan öteye gitmiyor. "kendin hakkında ne düşünüyosan düşünüyosun napalım?" der gibi oluyorum otobiyografi lafı duyunca. (lakin v for vendetta'daki valerie'nin tuvalet kağıdına yazdığı otobiyografisi istisna oluşturuyor)

ben ne yapıcam peki? benim yapacağım etkileşim içinde bulunduğum "şey"lerle benim aramdaki ilişkiyi anlatmak olucak sanırım. daha basit bi dille ama daha uzun bi şekilde söylemek gerekirse ki gerekmiyosa okuma, şunu yapıcam:
dinlediğim müzikler, izlediğim filmler, okuduğum romanlar ya da yazılar, duyduğım küfürler, keşfettiğim kelimeler-terimler, baktığım fotoğraflar, konuştuğum insanlar ve buna benzer bi çok şey hakkında ben ne düşünürüm, "ben" nasıl tepki veririm onu anlatmaktan öteye geçmicek.

buda yeni kayıt namına bişey oldu. açıklama yapmasam anlamıcak mıydınız amacımı? anlardınız, sizde benim kadar akıllısınız... hatta benden dahada zeki olabilirsiniz. ama benden daha salak olamazsınız. buna eminim.

lakin ben şu sağ tarafta gördüğünüz yaprak oluyorum. öyle kırılgan çıt kırıldım benzetmesi gelmesin hemen aklınıza. onun yerine ot gibi yaşayıp ot gibi ölmek benzetmesi doğru ifade değil ama ilk akla geleni bana göre.

0 yorumbik: