28 Aralık 2008 Pazar

2. Kayıt Namına


eve vardığımda saat altıya geliyordu. sıcak odaya girip saate baktığımda gördüm bunu. yavaşca daire çizen bir çubuğun anlattıklarına güvenerek...


dışarıdaki soğuğun vücudumdaki etkileri hala devam ediyordu sıcak odaya girdiğimde. geçici felç geçiren ellerim kıpırdıyamıyor, yüzüme, özellikle yanaklarım ve burnuma toplanan kan suratımı kırmızı gösteriyordu. kıyafetlerimi çıkarmadan yatağın üzerine uzandım. yüz üstü yattığımda kedi yanıma gelmiş, saçımı yalamaya başlamıştı çoktan. ensemdeki saçları annesiymişim gibi yalamaya başladığında ise mayışmış olmalıyımki uyuya kalmışım.

uyandığımda saat 10'du. şu an ise 00:49.

aslında bir arkadaşın verdiği başka bir blog adresindeki öyüküyü okuduktan sonra, bir öykü yazmak istedim. kafamı çok zorlamadığımdan yada hayal gücüm zayıf olduğundan sadece kendi hayatımdan bir kesiti hikayeleştirebileceğimi farkettim.

başta yazdıklarımın sonlarında ki 1. tekil şahıs eki -m eklerini sonradan ekledim vazgeçince. bu kararımda etkisi olan bir diğer şey dustin o'halloran'ın şarkılarınında etkisi oldu. ilginç bir şekilde piyano ruh halimde değişimlere sebep oluyor. her neyse.

uzun zamandır -hatta tam tarih verebilmek için şimdi bloga geri döneyim- 17 kasım 2008'den beriymiş, blogun amacının dışına çıktığımı farkettim. bunu ilk bademciklerimi anlattığım yazıyla yapmışım. sonrası dedem, sonrası başka şeyler vesaire vesaire...

amacımdan sapmışım yani. başlarda dinlediğim müzikler, okuduğum romanlar gibi şeyleri anlatmayı hayal ederken (ki gerçekten hayal etmiştim) sonradan bunu "tam olarak" yapamıyacağımı farkettim. örneğin camus'un "düşüş" romanını okurken düşündüklerimi, hissettiklerimi tamamiyle anlatmama imkan yoktu. bunu yapabilmem için kitabı okurken bir yandan da yazı yazmam gerekir diye düşündüm. ayrıntıya önem verdiğimden olsa gerek, hissettiğim herşeyi yazıya dökmeyi başaramadığımda (bunun sebebi unutkanlık olabilir, o anki ruh halim vs olabilir) sıkılmaktan daha ziyade başaramamanın etkisiyle başka bir yöne evrildim.

dedemin ölümü aslında değiştirici bir role sahip bu konuda. ölümü yaşadım sonuçta. hesse'in damien romanında
(şu anda onu okuyorum) dediği gibi: İlk kez tadıyordum ölümü ve ölümün tadı acıydı çünkü doğmaktı ölüm, korkunç yenilikler karşısında duyulan dehşet ve ürküntüydü.

velasıl (kendi "v" gibi hissetmeme yol açıyor bu kelime) bu blog bir günlük, bir benlik(çocukken ve lisedeyken yazdığım şeylere bu ismi veriyordum) görevi görmeye başlayıp, kendime özel şeyleri anlattığımı farketmeme yol açan O'nun da etkisiyle, blogu (hep bloğu yazasım geliyor-belkide doğrusu o) davet ettiğim insanların okuyacakları şekilde ayarladım. bu yazdıklarım özeldi ve paylaştığım insanlarda öyle olmalıydı vesaire...

yani buradan yola çıkarak bundan sonra yazacağım yazılarda anlatacaklarımın pek değişmiyeceğini söyleyebilirim. farklı şeyleri arada denemeyi hala düşünüyorum ama çokta önemli değil.

bu yazıyada 2. kayıt namına ismini vererek ve kişisel bir fotoğraf ekliyerek -ki bundan sonra bütün yazılara kendi çektiğim fotoğrafları koyma kararı aldım. arada başkalarınınkini koyarsam da yazının sonuna not olarak eklerim- yazıyı burada sonlandırıyorum....

0 yorumbik: