26 Ekim 2009 Pazartesi

üstü lapalaşmış, altı dip tutmuş baldo pirinç pilavı

vücudum bir haftadır temizlenmemiş kedi kumu gibi kokuyor. bir yandan yemek yaparken bir yandan müzik dineleyip söylemek, bir yandan bulaşık bırakmamaya çabalarken, bir yandan da internette sohbet ettiğim insanlara cevap yetiştirmenin yan etkisi bu oluyor... koku.

bu kokuyu burnuma çekip, minik ve aydınlığından gözümü yoran odamın köşelerine, kendimi detanın mağramsı, içine hamam böceği girdiğinde yemeğini yiyip dışarda, yuvasında öldüren aparatları gibi hissetmeme sebep olan karıncaların bile yürümesini engelleyecek bir koku bırakmam, çocukluğumdan kalan, "gece yatmadan önce banyo yapma" alışkanlığımdan kaynaklı.... pazar gecesi, mavi okul önlüğüm ve onun yanına takacağım, düğmeye takılan yerlerinin sürekli kopup, tekrar tekrar dikilmiş yakalarım, sobalı odanın önündeki ütü masasının üstünde geçit töreni düzenlerken, minik, yumuşak, sarı bornozumla, sobalı oda- buhar dolu banyo arasındaki soğuk, halısız zemin gördüğünde zıplanan holü yürüyüşüm, odaya girdiğimde annemin kafamı sobanın önünde ısıtılmış saç havlusuyla kurulaması... bunlar artık yok.. annemden istesem yapar gerçi ama artık ne soba, nede sıcak odayla banyo arası uzaklıkta çekilen üşüme durumu var... ev kaloriferli olunca olan bu... teknolojinin zararı demem. "berkcan, bence önjedenn hersey daha güseldi, şmdi çk koly artk herşey bebişim" gibi bir şey benim ağzımdan çıkmaz. çıkarsa da, mezardaki dedem, mezarından önce göbeğini göstererek çıkar, ardından biz 11-12 yaşındayken, kız kardeşime, eski türk filmi izlerken gülşen bubikoğlu'nun bayılmasından sonra "aa hamile heralde" dedi diye elinin tersiyle vurduğu gibi vurur bana aniden.. vursun da.. müstahak...

"by the way" adlı "paragrafım"a(o benimdir o benim) gelirsek...

baklagiller ailesinden barbunyanın, yüzyıllar önce, en son çözdüğüm bulmacadan arta kalan "mısır tanrısı" ra tarafından, insanlarda çok fazla gaz yapıp, sarayın osuruk kokusuyla dolmasına sebep olduğundan, "artık çok geç pişeceksin seni gidi baklagil" diyerek lanetlendiği, lanetten sonra insanların yüz yıllarca barbunyaya dokunmadığını, ancak 1680'in ocak aynıda olduğu düşünülen bir gün olivia papin'in barbunya yapmaya çabalarken, sıkıntıdan intihar etmesinin ardından, oğlu denis papin'in "bu laneti bozacağım, annemin ruhunu set free yapacağım!" diyerek, düdüklü tencereyi icat etmesinin 329 yıl sonrasında, bugün, söylemekten gurur duyuyorum, (denis papin kıçımın kenarından ısırık alsın önce ama) barbunyanın laneti devam ediyor...

kendimi de barbunyanın mesihi ilan ederekten, bütün ev kadınlarını, bütün öğrenci evinde erkek erkeğe yaşayan abazaları, bekara ev verilir ilanlarına bakan 25 üstü erkekleri, inancıma davet ediyorum!! barbunyanın laneti üzerimizde dolanıyor,  yapıp yemeye devam ederseniz eğer, gökler kararacak, ozon yırtılacak, güneş anne dibimizde bitecek!!

ve ben.... yüzyıllar sonrasındaki bulmacalarda ra'yı yerinden edip, "barbunya mesihi" sorusunun cevabına ismimi altın harfelerle "can" diye yazdırtacak olan, çevre mühendisliği birinci sınıf öğrencisi, BEN! ancak size kurtuluş yolunu gösterebilirim.. ama önce okuldan mezun olayım.. "I only got 4 year to save the world" yani...

0 yorumbik: