15 Şubat 2010 Pazartesi

Sanki bu biraz günlük oldu bu sefer.

Sigaraya tekrar başlayan bünye, sigara sayısındaki artışla aynı orantıda tuvalete gitme sayısını da arttırıyor. Bunun vücudun üzerindeki "kıç aşınması" etkisi ise kendini tahta sandalyede oturuşun ikinci saatinde gösteriyor. Neyse ki müzik denilen şey var ki, kendisi, sörf tahtasıyla birlikte bir kolunu köpek balığına hediye eden bir insanın sahile doğru "imdat" çığlığına benzer yakarışımı duyup, acımı dindiriyor.

Sekizinci sigaramın ucu, elektrikli sobanın yanan şeysine kendini kurban verirken, düşüncelerim Alpha'nın Sometime Later şarkısına takılıyor. Sırf sözlerini öğrendiğimde etkisi azalacak diye şartlı reflekse soktum kendimi ama ingilizce bilen beyin kelimeleri seçiyor. Ben ise onları atmak için uğraşıyorum bir üzüm fabrikasında sapları ayıklayan bir kadın edasıyla. Böyle yapınca da şarkının son 50 saniyesi filan odamın kapısının altından dışarıya, boşluğa gidiyor. 

Gitsin. 
Gitmemesi gereken bir şey var ki, o da şimdi yazarak kalıcı hale getireceğim doğum günümdür. (Bkz: Yazının farklı amaçlar için kullanılması) 

12 Şubat gecesi saat 11:59 esnasında, Ankara'nın hangi baz istasyonundan geldiğini bilmediğim ses dalgaları kulağıma ulaştı. Nereden geldiğini umursatmıcak nitelikte olan sesin sahibine, "Aaa saat 00:01 (okunuşu sıfır sıfır sıfır bir şeklinde oldu)" dediğimde "Doğum günün kutlu olsun" dedi kendisi bana. Söylenmesi gereken şeylerden çok hoşlanmazken, doğum günüme o'nun sesiyle başlamam sonraki 24 saatide güzel kıldı sanırım. Sürekli otobüste, orta yaşlı erkek insanlarının ellerinde gördüğüm, kişisel gelişim kitaplarında anlatılan o "Nasıl düşünürsen öyle olur." düsturunun yaşanmış örneği oldum.

Sabah uyandığımda Billie Holiday'in çalması, içtiğim kahveyle sigaradan huzurlu bir şekilde zevk almam, ardından havanın sağanak yağışlı olmaması, Aysel'le Bostanlı'da buluşup, ilginç bir öğle yemeği yememiz, onun salatasından otlanmak, denizin gri olması, ve biz onun yanından geçerken Kings of Convenience çalması, doğum gününü unutan kardeşime "İyiki doğdun" diyip onun gününü değiştirmem, barda üst kattaki kalabalık arkadaş grubundan birinin doğum gününü pastayla ve alkışlarla kutlarken kendi kendime bağırılan ismi "Caan" diye duymaya çalışmam...

Güzel olan bir şeyi paylaşmak güzel. Bu lafın üzerimde ki etkisi ise, "Ne ulan bu optimizim!" sesinin kulaklarımda yankılanması oluyor. O yüzden kendimi "optimist" kalıbından çıkarmaya uğraşacağım paragrafı atlayarak geçiyorum.

Burada böyle optimist olmanın sürekli bişey olmadığı filan yazıcaktı, sonra aslında pesimist bi tarafım falan filan var dicektim daha süslü bir dilde.

Atlamış oldum.

Atlarken su birikintisine sıçrayıp üzerime çamurlamış olmam gerek ki ne yazacağımı bilemedim diyordum ki, gün geçtikçe benimle toplu taşıma araçlarında ya da banko kuyruklarında tanışan insan sayısının artışı geldi aklıma. Anlımda "Tescilli Güzin Abla" yazısı yazdığını düşünmeme sebebiyet veren bu tanışmalar bir yerden sonra yorucu olmaya başlıyor. Tam "tatlı bir yorgunluk" diyecektim ki, beynimin pesimist "Bu kadar polyanacılık yeter ulan!" diyip susturuverdi aklımdan geçenleri. Doğru düzgün yazı yazmamı engelleyen bu çatışmadan sağ çıkmak için aklıma "Neden yazının başında kıçımın acısının dinmesinden bahsederken doğum günümden bahsetmeye başladığım" geldi. Neyse ki kesip sonraya sakladığım bir paragrafım varmış o zamandan. Bende yazıdan kurtulmak için onu yapıştırıyım dedim. Yapış:

Gereksiz bir şekilde yazının başında kıçımdaki acımın dinmesinden bahsederken, aklıma bütün bir senenin karmaşıklığını alıp dördüncü boyutta bir yerlere fırlatan doğum günüm geldi. Yılbaşının başaramadığını başardığı için kendisi benim için yeni yılbaşı olabilir. 31 Ocak avucunu yalasın, yalarken de ağzına tuz tadıyla birlikte daha başka garip tadlar gelsin. Kulak kiri tadı mesela.

Yılbaşına küfrederken, neden kıçımdaki acı dinmesiyle, doğum günümü eşdeğer tuttuğumu da öğrenmiş olduk.

O çok izlediğim holivud filmlerinde "idealist öğretmenlerin" dediği ama hiç bir Türk öğretmeninden daha duyamadığım cümle yakışır buraya şimdi: "Dağılabilirsiniz arkadaşlar."

2 yorumbik:

Adsız dedi ki...

"tescilli güzin abla"

(.

Can dedi ki...

Uyandın mı? Arasana gene (: