1 Kasım 2010 Pazartesi

Mrs. Dalloway'in bünye üzerindeki etkileri.

Sessiz bir uyanış. Belki bir iki cırtlak serçe sesi, biraz da rüzgardan hışırdayan poşetler. Hatırlamıyorum. Sessiz uyanmışım gibi geliyor. Bir o kadarda hüzünlü. İlk seferinde öyleydi çünkü. O yatakta, o yere düşmemiş kareli yastıkta, ilk kez tek başıma uyandığımda ne hissettiysem aynısı. Dejavuya benzer, belki biraz daha uzunu ama daha az etkilisi...

Kahvaltı yapmaya karar veresiye kadar bütün her şeyin önceki yalnız uyanışlarımla tıpatıp benzeştiği bir sabahı yaşadım. Öncesinde hiç bakkala gitmemiştim o sabahlarda örneğin. Bugün gittim. Ve sanki deprem gibi, yüz yılın soğuklarına tanık olmak gibi, yepyeni bir titreten sessizlik. 
Müzik açıp bozdum sessizliği. Laptopu kucağıma alırken geçmişten kalan bir kaygı belirdi. -Açmam sorun olur mu onun için acaba?- Yenmesini bildim. Bunca zaman "Bana inanmanı istiyorum" derken, kendime şimdiye kadar inanmadığımı fark ederek. O'nun şimdiye kadar bütün şüphelerimi ayna gibi yansıttığını anlayarak.

"Daha çok yazmanı istiyorum." dedi dün akşam. 

Oysa ki bu cümle hiç bir anlam ifade edememişti dün akşam. Araya giren on iki saatin getirdikleriyle anlam kazanıyor olması, 20 sayfa Mrs. Dalloway okuyunca anlaşılması bütün bu durağanlık halinin, etkisini göstermesi bir antibiyotik gibi...

Garip. 

Yaşlanmanın kısa versiyonu gibi. Bin yıldır yaşadıktan sonra ancak, hayatın anlamını çözebilmek gibi. 

Demek istediğim; bugün beynimle ilgili bir gerçeği keşfettiğim. O kova burcu erkeklerine özgü "geçmişe bağlı yaşarlar" söylemini damarlarımda hissettim. Çok büyük değişiklikler yaşamadığım sürece kendimi tekrar ediyorum. Ayağıma gelen sıcak güneş ışığını, "rahatlık" olarak kodlamışsam öncesinde, şimdi geldiğimde de rahatlıyorum. Bütün bu farkına varma durumu da gelen depresif ataklarımın önüne geçme konusunda yardımcı olabilecekmiş gibi geliyor. Lakin kahvaltı hazırlamak büyük bir değişiklik gibi geliyor, mutsuz ve yalnız sabahlarda.

Ama kim bilir belki bir gün kahvaltı hazırlamakta gayet depresif bir olaya dönüşebilir. 

Diye iç dökerim son anda böyle. 

Bağırsaklarımda biriken gazı otobüste bir anda salmak istemiyorsam, bu içimdeki ruhsal değişiklikleri de hemen salasım yok. Lakin, kontrolsüz osuruk kokutabilir.

1 yorumbik:

kukuletalı dedi ki...

yanlış görmediysem oradaki bitki çayı galiba. sağlıklı yaşam için bitki çayını destekliyoruz. sindirim sistemi için birebir diyorlar.